2023 yılı, Türkiye ile Rusya arasındaki diplomatik ilişkilerin 105. yılını kutladığı bir dönem olarak kaydedildi. Bu iki ülke, 1918 yılında başlamış olan ilişkilerini, zamanla geliştirerek uluslararası politikada önemli bir aktöre dönüşmelerine katkıda bulunmuştur. Hali hazırda, bölgesel ve küresel meselelerdeki işbirlikleri, karşılıklı ekonomik, kültürel ve ticari ilişkiler, bu sürecin en önemli göstergeleri arasında yer almaktadır.
Geçtiğimiz 105 yıl boyunca Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkiler, bazı zorlu dönüm noktalarından geçmiş olsa da her iki ülke de bu süreçte önemli kazanımlar elde etmiştir. Soğuk Savaş dönemi, Sovyetler Birliği’nin dağılması, ve ardından gelen değişim sürecinde Türkiye, Batı ile olan bağlantılarını sürdürürken, Rusya ise eski Sovyet coğrafyasındaki tüm ülkelerle ilişkilerini yeniden tanımlama çabasında olmuştur. Özellikle son yıllarda, Suriye iç savaşının ardından iki devlet arasında gelişen işbirliği, askeri ve enerji alanındaki ortak projeler, ilişkilerin köklü bir değişim sürecine girmesine neden olmuştur.
Türkiye-Rusya ilişkileri, ticaretin yanı sıra enerji konusunda da büyük bir önem arz etmektedir. Türkiye’nin Rusya’dan aldığı doğal gaz, enerji güvenliği açısından kritik bir unsur olmaya devam etmektedir. 2014 yılında başlayan Türk Akımı Projesi, bu bağlamda iki ülkenin enerji işbirliğini derinleştiren önemli bir adım olarak öne çıkmaktadır. Hali hazırda, Türkiye, Rusya'nın enerji kaynaklarına olan bağımlılığını azaltarak kendi enerji çeşitliliğini artırma hedefindedir.
Geleceğe baktığımızda, Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkilere yön verecek bazı önemli faktörler bulunmaktadır. Hem bölgesel hem de uluslararası düzeyde artan nüfuz, sıcak çatışmaların ve diplomatik krizin yaşandığı bir ortamda bu iki ülkenin stratejik işbirliğini güçlendirebilir. Geçtiğimiz yıllarda, özellikle Suriye, Libya ve Karabağ meselelerinde ortaya çıkan işbirlikleri, her iki tarafın ortak güvenlik ve ticaret çıkarlarını gözettiğini gösteriyor.
Ancak, ilişkilerin geleceği, bazı zorluklarla da karşı karşıya. Kırım'ın Rusya tarafından ilhakı ve Moskova'nın Batılı ülkelerle yaşadığı gerginlikler, Türkiye’nin NATO üyeliği ile çıkarları arasındaki dengeyi bulma çabasını zorlaştırmaktadır. Bu da Türkiye’nin hem Batı’yla hem de Doğu’yla olan ilişkilerini konumlandırma açısında bir denge arayışı içerisinde bulunduğunu göstermektedir. Türkiye’nin iç politikası, dış politikadaki bu denklemleri etkileyecek bir diğer önemli unsurdur.
Sonuç olarak, Türkiye ile Rusya arasındaki diplomatik ilişkilerin 105. yılı, sadece geçmişe dönük bir bakış sunmakla kalmayıp, geleceğe dair tahminler ve beklentiler de oluşturuyor. Geleneksel stratejik işbirliği ve ortaklıklar, karşılıklı güven, ticaret ve enerji işbirliği gibi konularda güçlenmektedir. Bu iki ülkenin uluslararası politikada bir denge unsuru olmaya devam edeceği öngörülmektedir. Diplomasinin bu kadar uzun bir süredir sürdüğü bir dönemde, her iki ülkenin de bu ilişkileri geliştirmek için alacağı yeni adımlar, regionals ve global hızla değişen dinamiklere yön verecek nitelikte olabilir.