Son yıllarda ruhsal sağlık üzerine yapılan çalışmalar, insanların psikolojik iyilik hallerini artırmanın ve olumsuz duygularla başa çıkmanın yollarını göstermektedir. Klinik psikolog Dr. Elif Karan, kabullenmenin, özellikle zor dönemlerde bireylerin ruhsal dengelerini bulmalarında önemli bir rol oynadığını vurguladı. Dr. Karan, “Kabullenme süreci, hissettiğimiz duyguları görmezden gelmek yerine, onlarla yüzleşmemizi sağlar. Bu da bir tür zihinsel hafiflik yaratır” diyor. Kabullenme, bireylerin karşılaştıkları zorluklara karşı alınan pasif bir tavır değildir. Aksine, onları stratejik bir şekilde ele almanın ilk adımı olarak kabul edilir.
İnsanın yaşamı boyunca karşılaşabileceği çeşitli zorluklar, kayıplar ya da hayal kırıklıkları dönemsel olarak ruhsal bozukluklara yol açabilir. Örneğin, bir kişinin işini kaybetmesi ya da bir sevilen kişinin ölümünde yaşadığı ihtimaller, duygusal travmalar doğurur. Dr. Karan, kabullenmenin bu tür olaylar sonrasında sağlıklı bir iyileşme sürecine girmeyi kolaylaştırdığını ifade ediyor. Kısacası, kabullenme, olayların üstesinden gelmek için gereken gücü bizlere sunar.
Kendimizi kötü hissettiğimizde genellikle olumsuz duygularımızı bastırmaya çalışırız. Ancak, Dr. Karan’a göre bu yaklaşım daha fazla stress ve anksiyeteye neden olabilir. “İlk adım, yaşadığımız duyguları kabul etmektir. Bu, duygu ve düşüncelerimizi ifade etmemizi sağlayarak kendimizi rahatlatır” diyor. Kabullenme süreci, insanın kendine karşı nazik olmasını teşvik ederken, içsel çatışmalarını da çözümlemesine yardımcı olur. Böylece birey, durumu daha mantıklı bir şekilde ele alacak bir zihin huzuruna ulaşır.
Peki, kabullenmeyi nasıl gerçekleştirebiliriz? Dr. Karan, bazı pratik öneriler sunuyor. Öncelikle, kabullenmeyi kolaylaştıracak bir ortam oluşturmak önemlidir. Kendi duygularınıza saygı göstermek, onları kabul etmek, derin nefes almak, düşüncelerinizi yazmak ve hatta meditasyon yapmak, kabullenmeye giden yolun temelleridir. “Kendinizi yalnız hissettiğinizde, hislerinizi ifade etmek için güvendiğiniz bir arkadaş veya uzmandan destek almak da faydalıdır” diyor. Sosyal destek, kabullenme sürecini hızlandırabilir.
Özellikle anksiyete ve depresyon gibi ruhsal rahatsızlıkları olan bireyler için kabullenme, tedavi sürecinin önemli bir parçasıdır. Bu nedenle, birçok terapist, danışanlarına kabullenmeyi öğrenmeleri ve uygulamaları için rehberlik etmektedir. Kabullenme, kişinin kendisiyle ve çevresiyle olan ilişkilerini de olumlu yönde etkileyerek, genel yaşam kalitesini artırır.
Sonuç olarak, kabullenme, hem ruhsal hem de fiziksel anlamda insanın hayatında devrim yaratacak bir kavramdır. Dr. Karan, “Kendimizi ne kadar iyi tanırsak, kabul ettiğimiz duygular o kadar sağlıklı bir yaşam sürmemizi sağlar. Kabullenmenin hafifleten gücünü keşfedin” diyerek, herkesin bu süreci deneyimlemesi gerektiğine dikkat çekiyor. Bu süreçte atılan her adım, bireyin ruhsal sağlığını koruyup geliştirecektir.