Son yıllarda Türkiye’de yaşanan trafik kazaları, çoğu zaman sadece maddi kayıplarla değil, aynı zamanda insan yaşamları üzerinde bıraktığı kalıcı etkilerle de hatırlanıyor. İşte bu olaylardan biri de genç bir kızın hayatını tamamen değiştiren bir kazada yaşandı. 21 yaşındaki Dilara, bir trafik kazası sonucu yüzde 98 engelli duruma geldi. Dilara’nın hayatına mal olan bu trajik kaza ile ilgili mahkeme verdiği karar ile ilgili anne-baba, “Bu ceza bizi üzdü, perişanız” diyerek duyduğu üzüntüyü dile getirdi.
Dilara’nın hayatını karartan trafik kazası, bir yıl önce İstanbul’da meydana geldi. Genç kız, arkadaşlarıyla birlikte yolda yürürken bir aracın hızla gelerek ona çarpması sonucu ağır yaralanmıştı. Kazanın ardından Dilara, uzun süren tedavi sürecine girdi. Ancak yapılan tıbbi müdahalelere rağmen genç kız, kaza sonrası yüzde 98 engelli duruma düştü. Ailesi, bu olayın ardından hukuk mücadelesine girişerek, kazaya neden olan şoförden hesap sorulmasını istedi. Mahkeme süreci, aile için hem duygusal hem de maddi açıdan oldukça zorlu geçti. Ebeveynler, kızlarının karşılaştığı bu durumun sorumlusunun cezasını çekmesini istediklerini belirtti. Ancak mahkeme, olayla ilgili gerekli delilleri değerlendirerek, hedeflenen ceayı vermekten uzak bir karar aldı. Şoför, sadece kısa bir süre hapis cezasına çarptırıldı.
Dilara’nın ailesi, yaşadıkları bu olayın onları nasıl etkilediğini ve gelecek hayallerini nasıl altüst ettiğini anlatırken gözyaşlarına hakim olamadı. “Kızımızın yaşadığı bu felaket, bizim için bir kabus. Bizim hayalimizdeki Dilara, bu kaza ile birlikte tamamen silinmiş durumda. Verilen ceza hiç de adil değil; çünkü onun hayatı geri gelmeyecek,” diyerek duygularını paylaştılar. Aile, Dilara’nın engelli yaşantısını sürdürebilmesi için gerekli olan tedavi ve rehabilitasyon masraflarını karşılamakta zorlandıklarını belirtti. Gelecekleri için karamsar bir tablo çizen ebeveynler, “Kızımızın hayatı değişti. Bizim hayatımız da değişti” diyerek durumlarını özetledi.
Bu tür trafik kazalarının toplumda yarattığı etkiler bir kenara bırakıldığında, Türkiye’deki trafik güvenliğine dair yapılması gerekenler de gündeme geliyor. Aile, hem kendi yaşadıkları acıları paylaşmak hem de toplumda bu tür olayların tekrar yaşanmaması için farkındalık yaratmak adına birçok kez basın toplantısı düzenlemeyi planladıklarını belirtti. “Amacımız sadece adalet arayışımız değil; aynı zamanda herkesin bu tür kazalardan ders alarak dikkatli olması gerektiğini anlatmak,” diyerek gibi bir niyetten bahsetti.
Dilara'nın yaşadığı talihsiz olayın ardından, ailesinin yanı sıra birçok gönüllü ve dernek de bu kardeşlerin yardımına koştu. Engelli bireylerin yaşam koşullarının iyileştirilmesi için başlatılan girişimlerin artması, toplumsal bilincin de yükselmesini sağlıyor. Aile, bu bağlamda yalnız olmadıklarını hissettiklerini ve destek bulmanın kendilerine güç verdiğini ifade etti. Birçok insanın bu nedenle bir araya gelerek dayanışma içerisinde olmalarının kendileri için önemli olduğunu belirtti.
Söz konusu trafik kazalarının önlenmesi ve benzeri durumlardan zarar gören aileler için ülke genelinde daha etkin tedbirler alınması gerektiği savunulmaktadır. Özellikle genç yaşta hayatları kararan bireylerin sosyal, psikolojik ve maddi açıdan desteklenmesi, toplum olarak bir sorumluluk haline gelmektedir. Aile, umutsuzluk içinde kaybolmadan, Dilara'nın yaşadığı durumu her fırsatta gündeme getireceklerini belirtiyor.
Sonuç olarak, Dilara ve ailesinin yaşadığı trajedi, toplumda yalnızca hukuk sisteminin değil, aynı zamanda trafik güvenliğinin de bir kez daha sorgulanmasına sebep oldu. Kazalar sonucunda kalıcı hasarlar gören bireylerin yaşadığı dram, sadece onların değil, aynı zamanda ailelerinin de yaşamlarını derinden etkilemektedir. Bu nedenle, tüm bu süreçlerin sonunda elde edilecek sonuçların, toplumun bir bütün olarak daha dikkatli ve sorumlu hareket etmesine katkı sağlaması umut ediliyor.